Geleneksel Çin tıbbına göre astım, bariz olarak gerçekleşen ataklar ve ataklar arasındaki periyotlardır. Ataklar meydana geldiğinde oluşan tablo bir “aşırı durum” olarak tarif edilir.
75 yılı aşkın bir süredir sanayileşmiş ülkelerde astım oranı, özellikle de çocuklar arasında, endişe verici boyutlara ulaşmıştır.
Dünyanın dört bir yanından bilim insanları bu epidemik hastalık üzerine çalışmalar yürütmekte ve bronkodilatörler gibi bronşları genişletebilen anti-astım ilaçların kullanımının uzun süreli etkilerini araştırmaktadırlar. Çin’de, akupunkturun ve bitkisel tedavinin astım hastalığı üzerindeki etkilerini araştıran çalışmalar, akupunktur gibi geleneksel yöntemlerin ortodoks batı tedavileriyle karşılaştırıldığında vücudunun doğallığını korumak ve uzun süreli ilaç kullanımından sakınmak isteyenler için alternatif bir yaklaşım sağladığını göstermektedir.
Astım, bağışıklık sistemiyle alakalı olup ince ve orta genişlikteki hava kanallarının, yani bronşların ve bronşiollerin, daraldığı veya kapandığı bir solunum sistemi hastalığıdır. Alerjik reaksiyon, akciğerlerin infiltratif enflamasyonuyla (mikrobik olmayan) iltihabıyla sonuçlanır. Astım, dış faktörlere bağlı olabildiği gibi içsel etmenlerle de açığa çıkabilmektedir. Çevre faktörlere bağımlı astım, polen, hayvan kepeği, hayvan tüyü, toz, küf, yiyeceklere katılan katkı maddeleri veya tüylü yastıklar gibi (alerjen olarak bilinen) yabancı maddelere karşı alerjik reaksiyonla sonuçlanır ve genellikle mevsimseldir. İçsel astım ise astımın mevsimsel veya alerjik olmayanıdır. İçsel astım ataklarını tetikleyici faktörler: Hava kirliliği, sigara dumanı, fiziki sarfiyat, duygusal stres, veya sıcaklık ve nem oranındaki değişikliklerdir. Başka bir deyişle içsel astımda tetikleyici faktör ya bedensel ya da duygusal stres durumlarıdır. Genellikle, bu astım türünde nöbetilerini şiddetli bir solunum yolları enfeksiyonunu takip eder.
Çin Tıbbında astım
Geleneksel Çin tıbbına göre astım, bariz olarak gerçekleşen ataklar ve ataklar arasındaki periyotlar olarak tanımlanır. Ataklar meydana geldiğinde oluşan tablo bir “aşırı durum” olarak tarif edilir. Rüzgar, patolojik belirtiler yol açan bir aşırılık faktörüdür. Bronşların içine yerleşir ve soğuk veya sıcak patojenik faktörleri birleştirerek bronkospazmlara bronşları çevreleyen kasların kasılmasına sebep olur. Sonuç, astım krizidir.
Ataklar esnasında vücudun yetersiz kaldığı görülür. Akciğerler ve böbrekler “weigi” veya “koruyucu chi”yi üretmek için beraber çalışırlar. Koruyucu chi, bağışıklık sisteminin benzeri olarak düşünülebilir. Chi yediğimiz yemeklerden açığa çıkan enerji ile varoluşumuzla birlikte getirdiğimiz hayat enerjisinin bir bileşkesidir. O, vücutta serbestçe dolaşabildiği, bir engelle veya karşıt bir enerjinin kırımıyla karşılaşmadığı sürece kişi sağlıklıdır. Böbrekler, koruyucu chi üretmede rol alan en önemli faktördür ve akciğerler vücudumuzun dış yüzeyine yakın yerlerinde, vücudu rüzgar soğuk ve sıcak gibi patojenik faktörlere karşı korumak için koruyucu chi’nin yayılmasını sağlar. Akciğerler veya böbrekler ya da her ikisi zayıf düştüğü zaman, koruyucu chi de kişiyi soğuklara, enfenksiyonlara ve astım ataklarına karşı daha hassas hale getiren rahatsızlıklar meydana gelir. Kişinin koruyucu chi özelliği kalıtsal veya konstitüsyonel (kişiye özgün) özelliklere bağlıdır. Astım hastalığı olan çocukların %75’inde ailesel faktörler görülmektedir. Örneğin, hamileliği sırasında sigara içen anneler ve çocukluktaki bağışılık kazanma durumları astımda etkileyici faktörlerdir.
Akupunkturun akut bir astım atağını durdurmada fark edilir etkisi mevcuttur. Birçok hasta, akupunktur tedavisinden hemen sonra solunum yolu blokajının ortadan kalktığını hissederek hızlı bir rahatlama yaşamışlardır. Çünkü bronkospazmlar, otonom sinir sisteminin iki ana bölümünden biri olan parasempatik sinir sisteminin aşırı uyarılmasının sonucudur ve bazı geleneksel akupunktur noktaları bu aşırılığı azaltmak ve bronşiyal kasılmaları rahatlatmak için astım tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır.
Diğer taraftan akupunktur noktalarının uyarılması kişinin hem fiziksel hemde ruhsal açıdan rahatlamasını sağlar. Çünkü kullanılan noktalar astım atağının oluşturduğu solunum yetersizliğiyle bedensel olarak sıkışmış ve ruhen tedirginleşmiş hastada, bir taraftan bloke olan kasları serbestlerken diğer taraftan merkezi sinir sitemindeki sinir hücrelerinin arasında endorfin benzeri nörotransmiterlerin çıkmasını sağlarlar. Açığa çıkan bu maddeler hastadaki, sıkışma ve tıkanıklığın oluşturduğu psikolojik ve duygusal sters durumunun da çözülmesine katkıda bulunurlar. Sonuçta hasta hem fiziksel hem de duygusal açıdan, yani bir bütün olarak rahatlatılmış olur.
Çin tıbbında, insan bütünün bir parçası olarak görülür. Alerjen kaynaklı astımların en şiddetli ataklarla kışın ve yazın meydana gelmesi ve astım ataklarının genellikle mevsimsel olması gerçeği, Çin tıbbı pratisyenlerini astım hastalarının tedavilerini mevsimleriyle birlikte uygulamaya yöneltmiştir. Yazın ve kışın, ataklar esnasındaki patojenik etkenler ağırlıklı olarak rüzgar, soğuk ve sıcaktır. Yazın, akciğerlerin ve böbreklerin yetersiz kalması durumuna sıkça rastlanır. Dolayısıyla, vücudun koruyucu chi rezervlerini yükseltmek için uyarılması ihtiyacı artacaktır.
Nanjing Üniversitesi Geleneksel Çin Tıbbı Bölümü araştırmacıları, astım ataklarının akupunktur ile rahatlatılmasının hava kanallarının nöroregulasyonu ile, yani, bozulan sinir işlevlerinin düzeltilmesi ile yakından alakalı olduğunu buldular. Sempatik uyarılar bronş düz kaslarını serbestleyerek genişletmekteydi.1 Sırttaki akupunktur noktalarının uyarılmasıyla da istenen sempatik dejarj çok hızlı bir şekilde sağlanabilmekteydi.2
Serum cAMP ve cGMP: Silik adenosin monofosfat(cAMP) ve silik guanosin monofosfat(cGMP) gibi kanda bulunan belirli maddelerin seviyelerinin astım hastaları üzerinde önemli etkiye sahip olduğu görülüyor. Astım hastalarının hırıltı ve nefes darlığı yaşamalarının sebebi büyük oranda cAMP ve cGMP serum seviyesinin düşük olmasıdır. Çinde yürütülen birçok çalışma, akupunkturun serum cAMP ve cGMP seviyelerini yükselttiğini gösteriyor.
Retikülositler: Kırmızı kan hücreleri vücut dokularına oksijen taşıma işlevine sahiptirler ve ayrıca immuno- adsorbsiyona (zararlı ya da gereksiz antikorları elemek) yardımcı olurlar.
Geleneksel Çin tıbbında, böbrekler kemik gelişiminin kontrolü, genetiksel özün depolanması, kemik iliğinin üretilmesi ve kontrolü fonksiyonuna sahiptirler ve kan üretimine yardımcı olurlar. Diğer taraftan kan ve böbrek, birbiri ile bağlantılıdır. Hangzhou kızıl hac hastanesinde yapılan araştırma, kırmızı kan hücrelerinin immünolojik indeksinin -analizlerde karşılaştırma maddesi ile elde edilen sayısal oran- böbrek yetmezliği için uygulanan uygun zamanlı akupunktur tedavisinden sonra, kontrol grubuyla karşılaştırıldığında fark edilir derecede arttığını gösteriyor.
Eozinofil düzenlemesi: Eozinofil (asidosit) bir tür beyaz kan hücresidir. Eozinofil seviyesinin kanda artması organizmada alerjik reaksiyona işarettir. Şangay Üniversitesi Geleneksel Çin Tıbbı Bölümü Yueyang Hastanesinde yapılan klinik araştırma ub13(fei shu), lu5(chize), lu7(lie que), st 40(feng lang), Ren 22 (tiantu), ve ekstra nokta olan chuan can’ın akupunktur yöntemiyle uyarılmasının kandaki eozinofil seviyesini düşürdüğünü göstermiştir.
Çev. Nedim Yavuz
Çev. Editörü Dr. M. Salih Özaytürk
1Bu yüzden Batı tıbbında sempatik uyarıcı ilaçlar astım tedavisinin temelidir. Çev. Editörü
2Hava kanallarındaki düz kasların ardışık fonksiyonu, hipotalamusun nöroendokrin sistemi aracılığı ile düzenlenir ve bu aktivite, sırttaki belirli “shu” noktalarının iğnelenmesi ile ölçülebilir derecede uyarılabilir.