Ülkemizde ülser, diabetik rahatsızlıklar, soğuk algınlıkları, mide, karaciğer ve safra rahatsızlıkları ile özellikle yanık yaralarının tedavisinde eskiden beri kullanılmaktadır.
Hypericum perforatum 30-100 cm yüksekliğinde, çok senelik ve otsu bir bitkidir. Yaprakları 10-35 mm uzunlukta, elips biçiminde ve neredeyse sapsızdır. Yapraklar ışığa karşı tutulduğunda yağ guddeleri, çok miktarda parlak noktacıklar halinde görülür. Binbirdelik otu adını bu özelliğinden almıştır. Çiçek altın sarısı renkli, dalların ucunda ve 5 parçalıdır. Kenarları siyah benekli gudde tüyleri ile çevrilidir. Stamenler çok sayıda ve 3 demet halinde toplanmıştır.
Bileşimi:
%6.5-15 arasında kateşik tanenler ve kondanse tanenler (proantasiyanidinler (kateşin, epikateşin, lökosiyanidin)); %2-5 flavanoitler (%0.5-2 hiperosit, %0.3 kersitrin, %0.3 kersetin ve kemferol); biflavanoitler (%0.26 biapigenin); floroglusinol türevleri (%4 hiperforin); fenolik asitler (kafeik, klorojenik, ferulik); %0.05-1 uçucu yağ (n-alkanlar); %0.05-0.15naftodian tronlar (hiperisin ve psödohiperisin); steroller (β-sitosterol); vitamin C ve A; ksantonlar (10 ppm) ve kolin taşır.( Fitoterapi ders notları)
Hypericum türleri farklı salgısal yapı tiplerinin (Saydam bezler ya da oyuklar, siyah nodüller ve salgı kanalları) varlığı ile karakterizedir. Hıristiyan mistiziminde bu bitkinin önemli bir yeri vardır. Yaklaşık 1300 yıldan beri Hristiyan geleneğinin sembolik bir bitkisi olarak kabul görmektedir. Bitki Avrupa Ülkelerinde çoğunlukla St. John Wort olarak bilinmektedir. Rivayetlere göre bitkinin ismi Yahya (Johannas) peygamberden gelmektedir. İncil’de geçen bir olaydan ötürü Yahya Peygamber, Hıristiyanlar için mucizevi bir bitki getirmiştir. Bu bitki H. Perforatum’dur. Diğer bir rivayet ise haçlı seferleri sırasında yaralanan St. John şövalyelerinin yaralarının tedavisi bu bitki ile yapıldığından bu ismi aldığı şeklindedir.
Ege bölgesinin farklı yörelerinden toplanarak Bornova ekolojik koşullarında yetiştirilen Hypericum perforatum L. populasyonlarından seçilen 18 klon üzerinde yapılan çalışmalarda antifungal etki ortaya konulmuştur.
Hypericum perforatum L. üzerinde yapılan bir çalışmada bitkideki hypericin ve pseudohypericin’in farelere retroviral enfeksiyon uygulandıktan sonra antiviral aktivite gösterdiği saptanmış, çok sayıda virüse karşı etkili olduğu görülmüş ve bu özelliği nedeniyle AIDS ile bağlantılı olabileceği sonucuna ulaşılmıştır.
Bileşiminde tespit edilen hypericin in tümör oluşturan hücrelere karşı sitotoksik etkili olduğu bulunmuştur. Ayrıca hypericinin antidepresan ve antimikrobiyal etkisi üzerinde durulmuştur.
Gerard, 1633’te Hypericum perforatum L.’nin yara iyi edici olarak yanık tedavisinde ve zehirli hayvanlar ısırdığı zaman kullanıldığını ifade etmiştir. Yara iyi edici özelliği sahip olduğu hiperforinden gelmektedir.
Antienflamatuvar etkisi vardır. Birçok antienflamatuvar ilaçtan farklı olarak mide üzerinde olumsuz etkilerinin bulunmadığı, hatta ülser tedavisinde de etkili olduğu rapor edilmiştir.
Son yıllarda yapılan çalışmalarda karaciğer üzerine koruyucu etkisinin de olduğu belirlenmiş, ağrı giderici etkisi de ortaya konmuştur.
Ayrıca yapısındaki kersitrin nedeniyle hemoroit tedavisinde kullanıldığı bilgisi de mevcuttur.
Yine yapılan çalışmalar sonucu taşıdığı biapigeninlerin midede meydana gelen yaralar üzerinde tedavi edici özelliği olduğu bulunmuştur.
Yapılan araştırmalar sonucu cilt hastalıklarına faydalı etkisi olduğu kanıtlanmıştır. Derinin melanin kaybı ile birlikte giden ve kısmi renk bozuklukları ile karakterize vitiligonun tedavisinde yardımcıdır.
Aromatik kokusu ile likör içkisinin destilasyonunda kullanılır. Eskiden birçok evde bitkinin birkaç sürgünün güzel koku vermek için odaların duvarlarına asıldığı bilinmektedir. İnfüzyon, sıvı ekstre, şurup, yağ, tıbbi şarap halinde de kullanımları vardır. Çiçekli dalları zeytin yağında bekletildikten sonra elde edilen karışım, özellikle yanıkların tedavisinde çok etkilidir. Ayrıca yapraklar çay gibi içilebilir.
Bitkinin gece beynin pineal bezinden melatonin salınımını artırarak uykuyu güçlendirdiği bildirilmiştir.
Komisyon E Hypericum perforatum un hafif atidepresan, MAO inhibitörü, antienflamatuar etkisini onaylamıştır. Hafif ve orta şiddete depresyonlarda alternatif bir antidepresan ilaç olarak önerilmektedir. Bu konudaki birçok otorite bu bitkiyi özellikle menapozun oluşturduğu ruhsal bozuklukları önlemek için uygun bir bitki olarak görmektedir. Antidepresan özelliği hayvan deneylerinde ve çeşitli klinik deneylerde kanıtlanmıştır. Ayrıca, alkol, sigara, nikotin ve kafein gibi maddelerle oluşan bağımlılıkların tedavisinde yararlı olabileceğini gösteren deneysel kanıtlar bulunmaktadır.
BHP antidepresan etkisini ve davranış bozukluklarda iyileşmeyi sağladığını belirtmiştir.
ESKOP ise sarı kantaronun psikovejetatif (psikootonomik) rahatsızlıklar kuruntu, uyku bozukluğu ve depresyona karşı kullanımını kabul etmiştir.
Bir çalışma bitkinin düşünsel yoğunlaşmayı artırdığı, kavrama yeteneğini geliştirdiğini rapor etmiştir.Ancak bu etki kuramsaldır.
Ülkemizde ülser, diabetik rahatsızlıklar, soğuk algınlıkları, mide, karaciğer ve safra rahatsızlıkları ile özellikle yanık yaralarının tedavisinde eskiden beri kullanılmaktadır. Ayrıca kumaş boyamada ve kozmetik sanayinde de önemli rolü bulunmaktadır
1618 yılında yazılan ilk farmakopede sarı kantaronun çiçeklerinden elde edilen yağdan bahsedilmiştir. Hypericum perforatum L. Nin içerdiği bileşikleri ve kullanım amaçlarını şöyle özetleyebiliriz;
Hiperisin, psödohiperisin: Antiviral,
Hiperforin: Antibakteriyel, yara-iyileştirici, nörotransmiter inhibitörü, potansiyel antikarsinojenik,
Biapigeninler: Antienflamatuvar, antiülserojenik, muhtemelen sedatif
Proantosiyanidinler : Antioksidan, antimikrobiyal, antiviral, vazorelaksan,
Ksantonlar: Antidepresan, antimikrobiyal, antiviral, diüretik, kardiyotonik, MAO inhibitörü
Kersitrin: In vitro MAO inhibitörü, hemoroit tedavisinde kullanılabilir, antibakteriyal etki.
Son yıllarda Avrupa’ da en çok satılan bitki olma özelliğine sahiptir.
Dikkat edilmesi gereken hususlar:
§ Hamilelerde kullanılması yeterli klinik çalışma olmadığı için önerilmez.
§ Antidepressan kullananların bu bitkisel desteği almadan önce doktora danışmaları gerekmektedir.
§ İçeriği, kan basıncını etkileyen bir madde olan “tyramine”‘i yok eden/azaltan monoamine oxidase proteinini bloke edebildiği için “tyramine” bir anda çok fazlalaşabilir, bu da yüksek tansiyona yol açabilir. Yani yüksek tansiyon sorunu olanlar kesinlikle kullanmasınlar.
§ Açık tenli kişilerde bitki kullanımı sırasında ışığa karşı hassasiyet oluştuğu için ışıklı ortamlardan sakınmaları önerilir.
§ Veterinerlikle ilgili kaynaklar bitkiyi ışığa karşı duyarlılık oluşturduğu için zehirli otlar sınıfına koyarlar.
§ Bazı hastalarda sindirim bozukluklarına neden olmuştur.
§ Bazı kişilerde alerjik reaksiyonlara sebep olabilmektedir.
§ Çeşitli ilaçlar ile olumlu ya da olumsuz etkileşimleri olabilmektedir. Bu nedenle ilaç tedavisi altındaki hastaların hekimlerine danışmadan bu bitkiyi içeren preparatlar kullanılmamalıdır.
§ Yan etki ve/veya etkileşim durumlarında kullanımı kesmek gerekir.
Kaynakça:
1. BAŞER, K. Hüsnü Can; KIRIMER, Neş’ e, (2010), Farmakognozi 3, Eskişehir, Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Yayınları.
2. BENGİSU, Özdemir, Doğanın Mutluluğu, (1994), Anadolu Üniversitesi Tıbbi Bitkiler Araştırma Merkezi.
3. Çubukçu, Bayhan, et al., (2002), Fitoterapi, İstanbul, İstanbul Üniversitesi Basın ve Yayın Evi Müdürlüğü.
4. BAŞER, K. Hüsnü Can; KIRIMER, Neş’ e, (2009), Farmakognozi 2 Uygulamaları El Kitabı, Eskişehir, Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Yayınları.
5. European pharmacopoeia 5.0, (2008), Europoean Directorate for the quality of Medicines – Healtcare (EDQM) Publication.
6. BAYTOP, Asuman, (1983), Farmasötik Botanik, İstanbul, Dilek Matbaası.
7. BAŞER, K. Hüsnü Can; KIRIMER, Neş’ e, KOŞAR, Müberra, TUNALIER, Zeynep, ALTINTAŞ, Ayhan, (2004), Fitoterapi Ders Notu, Eskişehir, Anadolu Ünivesitesi Eczacılık Fakültesi Yayınları.
8. BAŞER, K. Hüsnü Can; KIRIMER, Neş’ e, (2004), Fonksiyonel Gıdalar ve Nutrasötikler Ders Notu, Eskişehir, Anadolu Ünivesitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi Anabilimdalı Yayınları.
9. BAYTOP, Turhan, (1999), Türkiye’ de Bitkiler ile Tedavi, Nobel Tıp Kitapevleri, 2. Baskı.
10. AMİR NİA, Reza, BAYRAM, Emine, (2005), Geliştirilmiş Sarı Kantaron (Hypericum perforatum L.) Klonlarının Bazı Agronomik ve Teknolojik Özellikleri, Ege Üniv. Ziraat Fak. Derg., 42:2, 11-22.
11. BAYRAM, Emine, ARABACI, Olcay, ÇAKMAK, H. Eda, Bornova Ekolojik Koşullarında Hypericum perforatum L. Klonlarının Agronomik Özelliklerinin ve Hypericin Oranlarının Belirlenmesi, (2002),Ege Üniv. Ziraat Fak. Derg., 39:3, 41-48.
12. KAÇAR, Oya, AZKAN, Nedime, Bursa’da Doğal Florada Bulunan Sarı Kantaron (Hypericum perforatum L.) Populasyonlarında Farklı Yüksekliklerin Hiperisin Oranı Üzerine Etkisinin Belirlenmesi, (2005), Uludağ Üniv. Zir. Fak. Derg., 19:1, 77-89.
13. YALDIZ, Gülsüm, YÜKSEK, Turan, ŞEKEROĞLU, Nazım, Rize İli Florasında Bulunan Tıbbi ve romatik Bitkiler ve Kullanım Alanları, Rize Üniversitesi Pazar Meslek Yüksekokulu Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Programı, 53300 Pazar-Rize, Rize Üniversitesi Pazar Meslek Yüksekokulu, Peyzaj ve Süs Bitkileri Programı, 53300 Pazar-Rize, Kilis 7 Aralık Üniversitesi Fen –Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü 79000 Kilis.
14. ÇELİK, Selime, KONKAN, Ramazan, ERKMEN, Hüsnü, TABO , Abdulkadir, ERKIRAN, Murat, (2007), Bitkisel İlaçlar ve Psikiyatride Kullanımı, Düşünen Adam, 20:4, 186-195.
15. BAYRAM, Emine, GEREN, Hatice, AVCI, A. Betül, ARABACI, Olcay, Farklı Kökenli Bazı Sarı Kantaron(Hypericum perforatum L.) Populasyonlarının Verim ve Kalite Özellikleri, (2004), Ege Üniv. Ziraat Fak. Derg., 41:2, 49-58.
16. GÜRHAN, Gülin, EZER, Nurten, (2004), Halk Arasında Hemoroit Tedavisinde Kullanılan Bitkiler-I, Hacettepe Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Botanik Anabilim Dalı, Ankara, Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dergisi, 24:1, 37-55.
17. KAÇAR, Oya, AZKAN, Nedime, (2005), Çeşitli İklim Faktörlerinin, Farklı Gelişme Dönemlerinin ve Gün İçerisindeki Farklı Toplama Saatlerinin SarıKantaron (Hypericum perforatum L.)’da Hiperisin Oranı Üzerine Etkisinin Belirlenmesi, Ege Üniv. Ziraat Fak. Derg., 42:2, 23-34.
18. YÜCEL KAŞTAN, Nezahat, (2006), Kantaron Otunun (Hypericum perforatum L.) Elde Edilen Hyperisin Maddesinin İnsan Lenfosit Kültür Türlerinde Kardeş Kromatit Değişimi Üzerine Etkisi, Süleyman Demirel Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü.
19. ÇAKMAK, H. Eda, BAYRAM, Emine, (2003), Muğla Orijinli Sarı Kantaron (Hypericum perforatum L.)Ege Üniv. Ziraat Fak. Derg., 40:1, 57-64. Populasyonlarının Bazı Agronomik ve Kalite Özelliklerinin Belirlenmesi,
20. KAÇAR, Oya, AZKAN, Nedime, (2004), Sarı Kantaron’da (Hypericum perforatum L.) Hiperisin ve Üst Drog Herba Verimi ile Bazı Morfolojik ve Agronomik Özellikler Arasındaki İlişkiler, Uludag Üniv. Zir. Fak. Derg., 18:2, 109-122.
21. MERAL, Gözde (Elgin), KARABAY, N. Ülkü, (2002), In vitro antibacterial activities of three hypericum species from west anatolia, Turkish Electronic Journal of Biotechnology, 6-10.
22. CEYLAN, Ayhan, BAYRAM, Emine, ARABACI, Olcay, MARQUARD, A. Richard, ÖZAY, Nazan, GEREN, Hatice, (2005), Ege Bölgesi Florası Kantaron (Hypericum perforatum L.) Populasyonlarında Uygun Kemotiplerin Belirlenmesi ve Islahı, Ege Üniv. Ziraat. Fak. Derg., 42:3, 33-44.
23. BAYTOP, Turhan, (1999), Geçmişte ve Günümüzde Türkiye’de Bitkilerle Tedavi, Nobel Kitapevi, İstanbul.
24. //tr.wikipedia.org/wiki/Sar%C4%B1_kantaron
25. RxMediaPharma 2011, İnteraktif İlaç Bilgi Kaynağı.
Indication : Günümüzde, dahilen antispazmotik, göğüs yumuşatıcı, idrar söktürücü, kabız yapıcı, yatıştırıcı ve kurt düşürücü ve antidepresif; haricen ise, antiseptik ve yara iyi edici olarak kullanılır.
Usage :
Onaylanan eşdeğer preparatlar:
Dahilen;
Ekstrefluit 1:1 (g/ml): 2ml, günde iki kez
Kuru ekstre 5-7:1: 300mg, günde 3 kez
Haricen:
Yağ maseratı (Oleum Hyperici): Taze çiçek durumları zeytinyağı veya buğday özü yağı ile birlikte birkaç hafta arasıra karıştırılarak masere edilir, süzülür ve gerekli bölgeye doğrudan uygulanır.
Ülkemizde:
Dahilen %1 lik infüzyonu, haricen ise binbirdelikotu yağ (Oleum Hyperici) halinde kullanılmaktadır. Yağı iki şekilde hazırlanabilir;
1- 100gr çiçek 250gr zeytinyağı taşıyan bir şişenin içine konur. Bu karışım, ara sıra çalkalanarak, 15 gün güneşte bırakılır. Bu müddetin sonunda pamuktan süzülür. Bu hazırlama şekli memleketimizde çok kullanılmaktadır.
2- 100gr çiçek 1000gr zeytinyağı içine konulur. Karışım zaman zaman karıştırılarak, iki saat su banyosunda tutulur. Bu sürenin sonunda süzülür. Bu usül çabuk olarak sarı kantaron yağı hazırlamak için uygundur. Memleketimizde nadiren kullanılır.
Her iki yöntemde de taze ve kuru çiçekler kullanılabilir.
Yanık yaraları ve çıbanlar bu yağ ile pansuman edilebilir.
Hazırlayan: Zeynep Akbey
Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğ.