Akupunktur, tüm sistem hasarlarında ve tüm metabolik olaylarda etkilidir.
Akupunkturun ne olduğunu ve ne olmadığını özetlemek için akupunkturun teknik altyapısına ve etki mekanizmasına ışık tutalım:
Her bir insan, tek bir hücreden, hatta tek bir genetik şifre bütününden meydana gelir. Her bir hücremizin içerisinde bu genetik bilgi orjinal, bozulmamış haliyle yer alır. Aynı zamanda sinir sistemi aracılığıyla vücuttaki tüm organlar, dokular, hatta hücreler iletişim içerisindedir.
Bu iletişim ağının ve genetik orjinal bilginin kullanılmasıyla, vücudu bulunduğu her aşamada orjinal haline davet etmek mümkündür. Hastalıkların açığa çıkmasına neden olan eksikliklerini tamamlaması için sistemi uyarmak, bozulmuş verinin yerini alması için orjinal bilgiyi tetiklemek akupunkturun tedavi tekniğidir. Yine vücudu saran iletişim ağını uyararak iletişim kopuklukların onarmak, iletişimi hızlandırarak veri kaybını azaltmak ve beynin, yani merkezi sinir sisteminin olumlu müdahelesine zemin hazırlamak da yine akupunkturun etki mekanizmaları arasında yer almaktadır.
Kısaca akupunktur, tüm sistem hasarlarında ve tüm metabolik olaylarda etkilidir. Öyleyse, akupunkturun az ya da çok etkili olmadığı bir hastalık tasavvuru mümkün değildir. Ayrıca akupunktur, zarar verme olasılığı olmayan ender tedavi yöntemlerinden biridir. Çünkü tüm etki mekanizması, vücudu olması gereken orjinal hale davet etmek üzerine kuruludur.
Cerrahi bir müdahelede vücudunuzun kendini savunabilmek için yapabileceği bir şey yoktur. İlaçla vücuda müdahele ettiğiniz takdirde onları parçalayarak dışarıya atıncaya kadar savunmasızdır. Oysa akupunktur tedavi yönteminde dışarıdan bir müdahele olmadığı için vücut akupunktur uyarısına canlanarak yanıt verir. Her uyarı o canlılığı bir kere daha artırarak vücudunuzun olumsuzlukları düzeltebilme yeteneğinin önünü açar.
Yani akupunktur vücudun kendi imkanlarını harekete geçirerek kendini aslına uygun şekilde onarmasına yardımcı olur. Uyanıklıkta canlı, uykuda derin ve dingin bir ritme kavuşturur. Geleneksel akupunkturda ‘Yin-Yang’ diye ifade edilen sözün hakikati de bu hayatî denge ve ritmdir.